Enerjide dışa bağımlılığını azaltmak için son yıllarda petrol ve doğal gaz arama ve üretim alanlarında atılımlar yapan Türkiye, kuruluşunun 100. yıl dönümünde yerli petrolde rekor üretim seviyelerini hedefliyor.
Anadolu Ajansının (AA) Cumhuriyet’in 100. yıl dönümü nedeniyle hazırladığı dosya haberler kapsamındaki bu haberde, Türkiye’nin petrol arama ve üretimi alanlarında tarihi boyunca gerçekleştirdiği atılımlar anlatıldı.
Dünya toplam petrol rezervlerinin yaklaşık yüzde 65’ini, üretiminin ise yaklaşık yüzde 41’ini elinde bulunduran ülkelere komşu Türkiye topraklarında petrolün keşfi 1887’ye kadar uzansa da ülkede ekonomik değere sahip petrolün keşfine ilişkin arama ve sondaj çalışmalarına 1940’ta başlandı.
Petrol Arama ve İşletme İdaresi’nin 1933’te kurulmasından 1935’te Maden Tetkik ve Arama Enstitüsünün (MTA) kuruluşuna kadar ciddi bir arama ve sondaj çalışması gerçekleştirilemedi.
Raman Dağı’nda başlayan jeolojik çalışmalar neticesinde 1940’ta 1048 metrede petrolün varlığı kesin olarak tespit edildi. Türkiye’nin ilk petrol kuyusu olan Raman-1 kuyusu, günlük ortalama 100 varil petrol hacimle üretime geçti. Ancak bir süre sonra su üretimindeki artış, kuyunun terk edilmesine neden oldu ve bu tarihten sonra bölgede kazılan 7 kuyuda ekonomik değere sahip petrole rastlanmadı.
Raman’ın Yakıtlı köyü yakınlarında Avusturya’dan alınan “Trauzel Kulesi” ile 1945’te ilk defa farklı bir teknoloji kullanılarak sondaj çalışması gerçekleştirildi. Bu aramayla 17 Ocak 1946’da 1361 metrede ticari değere sahip ilk petrol bulundu. Raman-8 ismi verilen kuyudan 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün katıldığı törenle 8 Mart 1948’de petrol çıkarılmaya başlandı. Günlük ortalama 45 varil ile petrol üretimine başlanan Raman-8 kuyusunda aynı yıl yapılan asit operasyonu ile günlük verim ortalama 450 varile yükseltildi.
TÜRKİYE’NİN YERALTI ZENGİNLİKLERİNİ KEŞFETME YOLUNDAKİ ÇABALARI ETE KEMİĞE BÜRÜNDÜ
Türkiye’nin ilk petrol kuyusu olarak kayıtlara geçen Raman-8, ülkenin petrol serüveninin simgesi haline geldi. Batman’daki emektar kuyuda üretim bugün de kesintisiz devam ediyor.
Raman’dan sonra 1951’de Garzan bölgesinde petrol keşfi yapılmasının ardından 1954’te arama ve sondaj çalışmalarını hızlandıracak ve yabancı yatırımcıları ülkeye çekecek Petrol Kanunu yürürlüğe girdi ve Türkiye’nin yeraltı zenginliklerini keşfetme yolundaki çabaları ete kemiğe büründü.
Aynı yıl Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (TPAO) kurulması, Türkiye petrol sektörü açısından bir dönüm noktası olarak kayıtlara geçti. MTA Enstitüsünün petrolle ilgili bütün faaliyetleri de TPAO’ya devredildi.
Takip eden on yıllık dönemde Türkiye petrol arama çalışmalarındaki ilk sıçrama dönemini yaşadı. Artan petrol arama çalışmaları sonucunda birçok yeni petrol sahası keşfedildi. Bu sahalardan gelen üretimle beraber yerli petrol üretimi 1970’te günlük ortalama 70 bin varil seviyesine ulaştı. Ancak mevzuatlardan kaynaklanan kısıtlamalar nedeniyle zaman zaman yarı yarıya düşen yerli petrol üretimi, 1980’de günlük ortalama 45 bin varil seviyesine kadar geriledi.
Arama faaliyetlerinin yeniden yoğunlaşması 1980’li yıllarda yeni keşiflere yol açtı. Özellikle TPAO’nın 1988’de Adıyaman’daki Karakuş sahasının keşfiyle büyük bir sıçrama kaydedildi. Yerli üretim 1990’da günlük ortalama 70 bin varil seviyesini yeniden aştı. 2000 yılına gelindiğinde ise ham petrol üretimi günlük ortalama 52 bin varil, 2010’da günlük ortalama 47 bin varil olarak kayıtlara geçti.
YÜZYILIN EN BÜYÜK KEŞİFLERİYLE TÜRKİYE PETROL PİYASASINDA YERİNİ ALIYOR
TPAO ve özel şirketler tarafından gerçekleştirilen petrol üretiminin tüketime oranı ilk yıllarda başarılı bir performans sergilese de nüfus artışı, sanayileşme ve ekonomik büyüme gibi etkenlerle tüketimin artması bu oranın zamanla gerilemeye başlamasına neden oldu. Petrol arzında ithalata bağımlılığın artması Türkiye’yi yerli ve milli enerji kaynaklarından daha fazla yararlanabilmek için yeni politikalar geliştirmeye zorladı.
Denizde ve karadaki yetki alanlarında petrol ve doğal gaz keşiflerine yönelik sismik arama ve sondaj çalışmaları özellikle 2015’ten sonra hız kazandı. İlk derin deniz sondaj gemisi Fatih’in 2017’de satın alınmasını takip eden yıllarda TPAO filosuna katılan Yavuz, Kanuni ve Abdülhamid Han sondaj gemileri ile yerli ve milli imkanlarla üretilen Koca Yusuf Sondaj Kulesi Türkiye’nin enerjide izlediği yeni yol haritasında ilk adımları teşkil etti.
Yerli ve milli enerji politikalarının meyvelerini almaya başlayan Türkiye, petrol üretiminde istikrarlı bir yükseliş kaydetti. Türkiye’nin ham petrol üretimi 2019’da günlük ortalama 57 bin varil, 2020’de günlük ortalama 61 bin varil olurken, bu miktar 2021’de günlük ortalama 65 bin varil, geçen yıl ise günlük ortalama 70 bin varil seviyesine ulaştı.
Petrol üretim faaliyetlerini 2023’te yüzyılın en üst noktasına çıkaran Türkiye, yürütülen çalışmalar neticesinde enerjide tam bağımsız bir ülke olma hedefine daha da yaklaştı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçen yıl aralıkta Gabar Dağı’nda 150 milyon varillik net petrol rezervine sahip saha keşfedildiğini açıkladı. Günlük yaklaşık 1 milyon varil tüketimi bulunan ülkenin üretilebilir petrol rezerv miktarı da söz konusu keşifle 450 milyon varilden 600 milyon varile çıktı.
Bölgede yoğun bir şekilde sürdürülen arama ve sondaj çalışmaları sonucunda mayısta Gabar’da Şehit Aybüke Yalçın adı verilen sahada günlük 100 bin varil petrol üretim kapasitesine sahip yeni bir keşif yapıldığı duyuruldu. TPAO, Şehit Aybüke Yalçın Sahası’ndaki yeni keşfin toplam yerinde petrol rezerv miktarını yaklaşık 1 milyar varil, piyasa değerini ise 75-80 milyar dolar olarak tahmin edildiğini açıklamıştı.
Halihazırda ham petrol üretimi günlük ortalama 80 bin varile ulaşan Türkiye, yeni sahalardaki üretimlerle bunu gelecek yıl sonuna kadar 200 bin varil seviyesine çıkarmayı hedefliyor.
İLK MODERN RAFİNERİ 1955’TE BATMAN’DA FAALİYETE GEÇTİ
Türkiye’nin ilk modern rafinerisi olma özelliğini taşıyan Batman Rafinerisi 1955’te Batman’da yıllık 330 bin ton ham petrol işleme kapasitesiyle kuruldu.
Artan petrol ürünleri tüketimini karşılayabilmek için 1957’de petrol kanununda yapılan değişiklikle iki rafineri daha kurulmasına karar verildi. 1961’de İzmit’te yıllık 1 milyon ton ham petrol işleme kapasitesiyle ve 1962’de Mersin’de yıllık 3,2 milyon ton ham petrol işleme kapasitesiyle iki rafineri faaliyete geçti. 1972’de ise yıllık 3 milyon ton ham petrol işleme kapasitesiyle İzmir Rafinerisi faaliyete geçti.
Bu rafineriler, 1983’te Türkiye Petrol Rafinerileri AŞ çatısı altında toplandı. Ardından 1986’da 5,4 milyon ton ham petrol kapasitesiyle kurulan Kırıkkale Rafinerisi de gruba eklendi. Bugün İzmit Rafinerisi 11,3 milyon ton, İzmir Rafinerisi 11,9 milyon ton, Kırıkkale Rafinerisi 5,4 milyon ton ve Batman Rafinerisi 1,4 milyon ton işleme kapasitesiyle faaliyetlerine devam ediyor.
İzmir Aliağa’da 2011’de temeli atılan STAR Rafineri’nin resmi açılışı ise 2018’de gerçekleştirildi. Yıllık 11 milyon metreküpe ulaşan ham petrol işleme kapasitesiyle dizel, jet yakıtı, nafta ve LPG gibi petrol ürünlerinin üretimini yapan STAR Rafineri, Türkiye’nin işlenmiş petrol ürünleri ihtiyacının yaklaşık yüzde 25’ini karşılıyor.
“BUGÜN, GEÇMİŞ YILLARDA ULAŞILAN ÜRETİM REKORLARINI TAZELEDİĞİMİZ BİR DÖNEMİN İÇİNDEYİZ”
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Petrol Mühendisleri Odası Başkanı İnanç Alptuğ Hıdıroğlu, AA muhabirine, Kurtuluş Savaşı’ndan yorgun ama galibiyetle çıkan Türkiye’nin elinde bulunan maddi ve teknolojik imkanları seferber ederek Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren petrol aramalarının başladığını söyledi.
Türkiye’nin sürekli gelişen petrol arama ve üretim faaliyetlerinin bugünkü petrol üretim kapasitesinin oluşmasında önemli olduğunu aktaran Hıdıroğlu, şunları kaydetti:
“Bugün, geçmiş yıllarda ulaşılan günlük 70 bin varil üretim rekorlarını tazelediğimiz bir dönemin içindeyiz. Her gün artan günlük üretim miktarımızla bugün günlük 80 bin varil üretim değerlerini geçmiş durumdayız.
Cumhuriyet tarihi boyunca döneminin en yüksek teknolojilerini uygulayarak pek çok ilke imza atan TPAO, bugün de sahip olduğu teknolojik altyapı ve biriktirdiği insan kaynağı ile hem karada hem de denizlerimizde yeni ve önemli keşiflere imza atmaktadır.
Özellikle son dönemde yapmış olduğumuz Gabar Bölgesindeki petrol keşifleri ile günlük üretim miktarlarımızın çok daha yukarılara taşınmasının mümkün olacağı öngörülmektedir.
Özellikle Şehit Esma Çevik ve Şehit Aybüke Yalçın petrol sahalarının geliştirilme çalışmalarının istenen düzeye ulaşması ile ülkemizin günlük üretimine tek başına günlük 100 bin varil katkı oluşturması beklenmektedir. Devam eden çalışmalar ve elde edilen bilgiler ışığında da bu hedefe doğru ilerlendiği görülmektedir.”
Hıdıroğlu, “Cumhuriyetimizin ilk yıllarında elimizde bulunan imkanlar ölçüsünde büyük bir kararlılıkla başlayan faaliyetlerimiz, Cumhuriyetimizin 100. yılında da aynı kararlılıkla devam etmektedir. Özellikle son yıllarda artan derin deniz hidrokarbon aramacılığı faaliyetlerimiz, yaptığımız derin deniz keşfimiz ve bu faaliyet ve keşiflerle biriktirdiğimiz bilgi birikimi ve tecrübe ülkemize bu alanda büyük katkılar sağlamıştır.
Hem karada hem de denizlerimizde devam eden faaliyetlerimiz, ülkemizin enerjide dışa bağımlılığının bitirilmesinde önemli katkılar sağlamaktadır. Bu nedenle, bu kararlılık aynı şekilde artarak devam etmelidir.” değerlendirmesinde bulundu.