Dünyaca ünlü piyanist Fazıl Say, kara para aklama suçlamasıyla tutuklanan ve tüm mal varlıklarına el konulan Dilan Polat ve Engin Polat çiftinin fotoğrafını sosyal medya hesabından paylaşarak bir açıklama yaptı. Say, “7 bin 500 kişiyi 10 yıldır takip ediyorum ve sadece bu yüzden takip ediyorum. Bu ülkeyi görmek için. Onlar mı suçlu, herkes mi suçlu? Sanatçının ve emekçinin ezildiği bu magazin ülkesinde ne bekliyordunuz?” ifadelerini kullandı.
Say, Polat çiftinin fotoğrafının üzerine “Türkiye” yazdığı paylaşımında şu ifadeleri kullandı:
“Doğruyu söyleyin; onlar mı suçlu? Herkes mi suçlu? Bakın Instagram’a… ‘Çoğunluğun sesi’ korkusuna bakın… BAKIN!
Burada; 7 bin 500 kişiyi 10 yıldır takip ediyorum. Ve sadece bu yüzden takip ediyorum. Bu ülkeyi görmek için. Onları da etmişimdir, ya da etmemişimdir. Bilemedim. HİÇBİR ŞEY FARKETMEZ, BU ÇÜNKÜ, OLAY BU…TÜRKİYE BU… Herkes onlar gibi… 10 yıl. 3 bin 650 gündür sessizce onları takip ediyorum.. Zaten. Yaratılan kültür bu. Kültür!
Arabeski, arabesk dizisi, en çok bağıranların, en çok öfkenin kültürü. Cümle kuramayan yazarlar, nota bilmeyen besteciler, tek parmak piyano çalan piyanistler, detone şarkıcılar… Niteliksizler!
Bir yalanın üzerine kurulan garip binalardır, deprem misali, ilk ufak sarsıntıda yerle bir olacak. Faşizan yaranmalar… ‘çoğunluğun sesi’ korkusu. Bunların müziği dinlenir, bunların filmi, kitabı öne çıkarılır, bu kültür budur, aralarından birileri yolsuzluk mu yaptı, hemen çullanırlar, ki, 1- onlar o işi üstlensin, 2- onlar ön plana çıksın onlar başarsın… Yani, aslında aynı şeydir, tamamen aynı insanlardır onlar da onlar da. İspatı? İşte burası… Sosyal medya. Gezin bak! Adı mı mühim?
Ve çok acı olan şu; Türkiye bunu değerleri en yakınındayken yaptı!Azimli insanların, yetenekli çalışkan insanların onca hedefi onca yüreği, yanıbaşındayken yaptı! Bir yazarın, kitap satışıyla kendine bir akşam yemeği bile ısmarlayamadığı, bir şairin kitap satışı geliriyle simit bile alamadığı, bir çağdaş bestecinin bestelediği eser ile kirasını zor ödediği, kemancı orkestra ile konser verir anca diş macunu alır o paraya. Tiyatrocusu, ressamı, fotoğrafçısı, emektarı… Bilen var mı? İlgilenen?
Hepsinin, tüm sektörün, sanatçının ve emekçinin ezildiği bu magazin ülkesinde, ne bekliyordunuz? Hayatta olanların yaşatılmadığı, hayatta olmayanların mirasının kalıcılığının bile yaşatılmadığı, öfkeyle tekmelenerek kovulduğu? Ne bekliyordunuz?
Ah o fotoğraftan daha 3 milyon adet var. Hepsi aynı minvalde. Herkes her şeyi biliyor! Bize de; her zamanki gibi birbirimize düşmek kalır. Buyur. Saldır! Dost!!! Vur!! Daha iyi vur!! Kalmasın!!”